Ben Sana

Ben Sana

Ben sana
‘Kuru fasulye yapıcam’ demiştim
/Pazardan özene bezene seçtim en iyisinden, adı ‘eşek öldüren’miş/
aklımda tek bu kalmış
ne oldu
ne dedim
nereye
haaa bir de
soğan kokan öpüşlerini katık edecektim de benim payıma
dememiştim bunu BEN sana

ben sana
ince belli bardaklarımın çay dansını demleyecektim
kara deliklerinde Karadeniz’in
ben sana minderlere düşürdüğüm türküleri
toplayacaktım,''kırmızı gül demet demet'' gibi/yim ben sana

ben sana gülücükler dokudum
/yüzde yüz yüzümden/
oraların soğuğunda beni sarın
beni dola boynuna
üşüme
/sen bana
ben sana/

sakız gibi çarşaflar ütüledim
arasına fesleğen sürdüm şiirlerden
ben sana
bir yastıkta kocayın yastıkları aldım komşudan
/ödünç/
kanaviçeleri olan

ben sana
gelincik şurubu içirecektim
yangın yerimde
/mızıka/
sesimi dinlerken
sonra
köşebaşına uzanıp gözlerinin
provasız sevdalar giydirecektim
ben sana
sönecektim üveyikleri de alıp sol mememin altına
yeniden yanacaktım
ben sana
doğacaktım!

Sen bana bakma
Ateşim de, yaşım da merdiven koymuş kırk’a
Dut ağacı boyunca

Susamam
utanırım
evin havası bozuldu
üç gün var, kuru fasulye masamda

PEŞİ YAĞMUR BELKİ!

Dolunay Ünal
17 Eylül 2005