Karınca Kumu

Işıl'a
Yine gittin o karanlık odaya
Karanlık uykularına
Sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
Bir bakardım eğilmiş su içiyor
Gamzelerinden kuşlar
Bir bakardım gözlerinde
Güneşli ve sıcak iki hurma.
Bir bakardım hayata dikleniyor
Diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
Biriciğim, kardeşim ne oldu sana?
Karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıya
Acı çaylar içer ve bakardım karanlık sulara
Bir balığın uykusunu düşlerdim
Karanlık sularda kaybettiği rüyaları
Sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
Merak ederdim ne konuşurlar aralarında?
Sen beni hep merak ederdin
Sen beni hep yemeğe beklerdin
Seni sıcacık evimizde bulduğumda
İki kıvılcım buluşmuş gibi olurdu
Balığın karanlık uykusuyla
Bir kesmeşeker koymuş gibi olurdun sanki
Dilimin ucuna
Berekettir diye hani geçen hıdrellezde
Karınca kumu toplayıp getirmiştin
Kimse bereketi öyle getirmedi bana
Küçük, küçücük bir torbada
Az gerçi cüzdanımda hala kağıtlar
Ama bozuklar harmandalı oynuyor
Zil oluyor parmağımın ucunda,
Küçücük insanlar şimdi cüzdanıma her bakışımda
Neşeli bir ateşin üstünden atlıyor
Kardeşim, biriciğim, kimse yoksulluğu benim için
Böyle sevimli kılmadı şimdiye kadar
Kötü rüyalar görürdüm durmadan
Bağırırdı bir yaşlı kadın:
‘Mavi alevlerin ortasına,
Bu kırmızı elbiseyi giymiş kadın yakışır.’
Sanırım birileri beni yakacak
Diye tuttururdum sabahları
Ateş iyidir derdin sen, başarıdır
Çok şeyler başaracaksın
Kardeşim, biriciğim sen olmasan
Ablanın kâbuslarını kim hayra yorardı?
Yine gülsen, gülüversen
Ben böyle saymazdım
Çarşafımdaki kırmızı gülleri o zaman
Sayıyorum, sayıyorum
Hiç bitmiyor güller
Sensiz hiç bitmiyor zaman
Çıksan o karanlık uykudan
Kilerde fazla güneşimiz kalmış mı bir baksan.
Bütün serotonin geri alım inhibitörleri birleşseler
Geri alamazlar çünkü
Hayra yorulmuş bir rüya kadar sevinen hayatı
Geri alamazlar bir avuç karınca kumunun huzurunu
Didem MADAK