Mahir'in Türküsü

Mahir'in Türküsü

Alnı yukarda kırmızı boyun atkısı rüzgarda
yürüyor, yürüyor adım adım
yürüyor ağır, ağır yürüyor.
Rüzgar deniz gibi köpürüyor,
esiyor rüzgar deniz gibi.
Sesler geliyor derinden
kalbin uzak sahillerinden...
Nereye gidiyorsun yavrum benim,nereye?
Dön sevgilim
dön kardeşim
dön evimin erkeği
dön geriye...
Yürüyor o
Islıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak.
Yürüyor o,
gövdesi bir gemi gibi yükselerek alçalarak.
Yürüyor adım, adım
Yürüyor ağır, ağır yürüyor.

Kimbilir belki bir daha sokmayacak parmaklarını
dizi dibinde dikiş diken kardeşinin sarı saçlarına.
Ve... belki bir daha altında yatıp
güneşe giden yeşil bir yola bakar gibi
bakmayacak gürgen ağaçlarına.
Yürüyor o yürüyor
açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları
ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları,
kıllı göğsü bir kalkan gibi kabarık
işitmiyor artık hep aynı tahta masanın
başında akşamlayan hasta, topal dostların
kalbe karanfil ruhu gibi damlayan sözlerini.
Çıplak iki bıcak gibi çekmiş yüzünde gözlerini
yürüyor düşmana doğru
yürüyor adım, adım
yürüyor ağır ağır yürüyor.

Yürüyoruz yolundan önderlerimiz
ULAŞ'larımız, MAHİR'lerimiz, CEVAHİR'lerimiz.
Sizler özgürlüğün doyumsuz tohumları gibi düştünüz toprağa.
Bire bin verdi başaklarınız.
Kaldırın yattığınız yerden başınızı
kaldırın bakın
bıraktığınız yerde yürüyor yoldaşlarınız.

Sen dalga dalga
sen köpük köpük
Sen azgın karadeniz gibi korkusuz
DENİZ'im.
Karayağızım,delikanlım
Sen yeleleri alevden ARSLAN'ım.
Faşizmin kurşunlarını
çürümüş dişi söker gibi
midesinden söken yiğidim.
Sen...
HÜSEYİN'im, SİVAS'lım
inanmış kavga neferim benim.
Sen militanım,
yavruma ismini verdiğim ULAŞ'ım
Simgesi kurtuluşumun arslan kardeşim.
Hiç yılmadın oligarşinin zindanlarında biliyorum
Kalbin dışarda attı durmadan
Ve... çıkınca oradan dışarı
Kaptın mavzerini
düşene kadar hiç bırakmadın.

Sen kavgamın,
kavgamızın en şanlı bayrağı
onur simgemiz CEVAHİR'imiz.
İki dostun vardı hayatta,
halkın ve mavzerin.
Halkını kurtarmak için
bu kula kul yapmamak için
getirmek için kızıl aydınlığı
Bir dakika bile terk etmedin onları.
Ne mavzerini ne halklarını
Sen kavgamızın ölümsüz CEVAHİR'i.

Sizler... Çorak NURHAK'ların
yaprak dökmeyen selvileri.
Makinalıların namlularına
göğüslerini açarak yürüyen neferlerimiz
SİNAN'ımız, KADİR'imiz, ALPASLAN'ımız.
ne güzeldir dağların doruklarında
halkımızın yanında
onların yaşadığı yerde ölmek.
Koçlarım, kalbimden kokusu çıkmayan gülüm
Bize de gelsin çekinmeden korkmadan
eğer bu kadar şerefli gelecekse ölüm.

Siz onlarımız
KIZILDERE'nin kan çiçekleri
Beyaz birtek gül açmadı Niksar'da düştüğünüzden beri.
Pek yeşil değildi kuşattığınız köy,
ama yemyeşil olmuştu
asker elbisesinden, tanktan, askeri araçtan.
Yeşildir ya hani hepsinin rengi bu saydıklarımın
Ama hiçbiri
bir insanın ağacın yeşilinden aldığı zevki
alamaz onlardan.
Tek tek sayacağım isimlerinizi usanmadan
VE.. hiçbir şeyden onur duymayacağım
sizin isimleriniz kadar onurdan.
HÜDAYİ Arıkan,ÖMER Ayna, CİHAN Alptekin
SAFFET Alp, AHMET Atasoy, NİHAT Yılmaz,
SABAHATTİN Kurt, SİNAN Kazım Özüdoğru,
ERTAN Sayan, MAHİR Çayan.
Kan çiçekleri Kızıldere'nin
Ölümsüzlerimiz...
Kuşatılmıştınız mahsurdunuz,
ama....
yine de tirtir titriyordu karşınızda sırmalılarımız.
Ölümün en güzelini gösterdiniz bize.
En yücesini, en şereflisini.
Korkmadan, yılmamacasına
yani döğüşe döğüşe
en güzelini ölümün
vuruşa vuruşa.

Sen kasketlim
Tunceli dağlarına kazıdılar ismini
İşkence masalarının en korktuğu adam
KAYPAKKAYA'm.
Ezbere biliyordu herkes seni
düştüğün zaman işkence tezgahlarına
hiçbir zaman sır vermemek için düşmana
o umusamadığın kopmuş parmakların
hiç çıkmadı aklımızdan.
Can veren, sır vermeyen yoldaşım.
KAYPAKKAYA'm.

Sen 21 yaşındaki büyük adam
yiğidim, arslanım, kardeşim
ölümsüz NİZAM.
Başlarına ne zaman yıkılacağını bilmediği
bir göz gecekondusunda
ağıtlar yaktı ardından Gültepe halkı.
Nasıl sevmişlerdi seni
nasıl da kendilerinden bellemişlerdi
Nasıl kaçmıştı
boyunları köpek kolyeli faşistler
Kavgan burada durmayacak
Silahın yerde kalmıyacak.

Sen ÇAYAN'IM
yolunda yürüdüğüm önderim.
Her dediğini birbir bebeme bellettiğim
Büyük büyük yazmıştı gazeteler
yakalandığın günü.
Biz kulağımız radyoda kaçacağın günü
o zindanı deleceğin günü
sabırsızlıkla bekledik.
Sen nasıl CEVAHİR'i kalbine gömerek
gittiysen adaya,
biz de seninle varabilmek için oraya
can attık, can verdik.

MAHİR'im....
Senden öğrendim mavzer tutmasını,
türkü söylemesini
tek yol DEVRİM diye bağırmasını.
Senden öğrendik herşeyin en iyisini, en güzelini.
Dönmiyeceğim yolundan
bir tek saniye olsun
Durmıyacağım
Duraklamıyacağım
Durduramıyacaklar,
Duraklatamıyacaklar
sonuna gelene kadar mücadelenin
Hiçbir şeyle kesemiyecekler önümüzü
öleceğiz, dirileceğiz
yeniden öleceğiz ama...
başaracağız...
ve...
Bu ülkenin en güzel yerine senin ismini
altın harflerle yazacağız...

(Kaynağı Belirsiz)