Nisan Yağmurlarını Özlüyorum

çıt yok gecenin içinden uzanan bir minicik solukta
sağılmış zamanların keskin çağrısında evcilleşir öfkeler
yasak marşların devrilen yankısı vurur ölü kuşun kanadına
depremler acıtır toprağın kurşuni bağrını en derin uykusunda
masal kuşları tenime döküyor çiçeklerini
isyan ediyor kahkahalarım gözlerine
gelmeyeceksin biliyorum
ve ben yine kanarım sana
yine sevişirim acılarımla
sarsıcı ve uzun
inceliyor kabukları zamanlarımın
kesintisiz bir kanama bu
nisan yağmurlarını özlüyorum tenimde
kıpırtısız
seni yazmak istiyorum
geliyor gözlerin hatırıma
masal kuşlarım yorgun
hafızam karanlık
ses yok rengarenk mevsimlerimde
günahsız ellerim
fırtınalarım üşüyor
savaşlarım yorgun sana koşmaktan
teslimim isyanıma
gürültülü ve kalabalık sessizliğin
martılara ekmek atacağım senin ellerinle
bir yanım hep yanacak hasretinle
geri kalanım serin bir kuşatılma yaşayacak şehrimde
gün gün eksilerek büyüyecek içimin selvileri
Van Gogh'un deli sarılarını özleyeceğim
bütün mavilere sarı dökeceğim
gözlerine oturacak yeşil
çıldıracağım
iştahla gözlerini içeceğim
"biz" yürüyecek içimize
çığlık çığlığa
ve sen teslimsin artık "biz" e
Ve Gün başka iklimlere bir dağın ardında büyür
tam sevgi sularında
İlk kez bir gül bırakıyorum kapına
Yusuf Uygar