Omzunda Vişne Çürükleri ve Amnezyak Diş İzleri

Omzunda Vişne Çürükleri ve Amnezyak Diş İzleri

İzmarit çiğneyen kaldırım taşları gibi
Üstüne basılıyor saçlarımın
Ben hiçbir zamanı yetiştiremedim
Koşuda düşen at bünyeme
Ve korktuğumdan fırlattım sırtıma çökenlerimi
Yorgunluğum hükümsüzdür

Buz tutmuş karların altında eski sıcak giz değil mi oysa?
Çıkacaksa çim yeşili ortaya
Ki bir gün ben de düşeceksem bu yeşilin altına
Gözümü alan beyaz her zaman beyaz mıdır sadece?
Cennet bile yedi katsa
Kaçıncı katındayız dünyanın?
Zeminin manzarası buysa
Çatı katına gömün bedenimi öldüğüm vakit

Oysa bilirim
Tenler birer leke
sevişirken gece vakitlerinde
Cuma günlerinin mübarekliği tutuyor da
Günaha giriyor diğer altı gün
Altısının da altı yatak
Üstü bir at, bir kısrak

Omzumda vişne çürükleri ezilmiş
bahar gecesinde
Annem olsa reçel yapardı
Ben dokunamadım bile

Sinem Sal

========

Yorum

Gönderen: necmi 2010-06-07 11:07:26
Şiir bir bakıma yeni anlatım olanaklarının yaratıcılığı ile gün görmedik imgeleri açığa çıkarmayı içerir. Ben bu çalışmada bunun ip uçlarını görmekten mutluluk duydum. Bugünün, hemenin, şimdinin nefesi ile kaleme alınmış duyarlılık oluşu ile söylemdeki gençlik hemen hissediliyor. Bireyselleğin doruğunda yazılmakta olan bu tarz şiirlerdeki zenginlik, bir gün bir yerde ne zaman "bizleşir" bilemem ama bildiğim birşey var ki işte o zaman ben bu bizim şiirimiz diyeceğim.

Şiirde "şimdi" geçmiş ve gelecek geçirgenliğini inşa etmiş bir an yaratıcılığı değilse, günübirlik bir duygusallık olmanın ötesine geçemez diye düşünmekteyim. Belkide şiirde biz diye bilmek şimdiyle kurduğumuz ilişkinin niteliğinde gizlidir, kim bilebilirki... Paylaşımdaki seçicilik için teşekkür ederim...dostlukla...