Sevgiye Ölüm Yok

bir kış mevsimiydi
aralık sonuydu
hava çok soğuktu
zifiri karanlıktı
gökte ay görünmüyordu
sümbül dağı
gök ile birleşmiş donmuştu
zap buza kesmişti
börtü böcek susmuş
gece sessizdi
salih dayının evinde
hasta yatağımda
gözlerim kapalı
ateşler içindeyim
teneke soba gürül gürül
evin anası anam
kürdün anası anam
başucumda ağlıyor
-oyy dayikem, garibem, fakirem...
ateşler içindeyim
oy anam oy
kızılımak nere, zap nere?
sabaha kadar başucumdalar
arasıra emirler veriyor
bir doktor bilgeliğinde
-teşt bine, av bine, peşgir bine...
gözlerim kapalı
ateşler içindeyim
yol yok, şehir yok, doktor yok
evin anası anam
kürdün anası anam
doktor kadar bilge.
sabaha dek, ağladı drdu
-oy dayikem, garibem, fakirem...
sümbül dağının
heykel bakışıyla birlikte
gözlerim açıldı
gözlerine baktım
gülümsedi
oy anam oy...
oy dayikem oy...
teneke soba gürül gürül
üstünde çaydanlık
fokur fokur...
sabah çayı demlendi
yere muşamba serildi
jajı, otlu peynir, mast
ve demlenmiş kaçak çay
oy anam oy
bir fincan kahvenin
kırk yıl hatırı var da
demli çayın hiç mi yok?
zapta ağıt varsa
kızılırmakta şarkı söylemek yok
herşeye ölüm var da,
mihenk taşını çatlatan
sevgiye ölüm yok...
Erol Semiz