Yine Nisan'dayız Yar

Hatırlar mısın Ankara’da Tavukçu’da
Hani Konur Sokak mıydı unuttum
Sen bi şiir koyvermiştin oracıkta
"Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın
Ne de çatal yürek civan oluşun."
Anason kokan dudağına yığılmıştı gözlerim
Bir alkış kopmuştu, sonradan farkına vardığımız
Ben utanmıştım, kızarmıştım
Sen de… gülmüştün kirpiklerini akıtarak masaya
Sonra
Bak güzelim
‘’23 Nisan şiiri de olsa alkışlar bunlar,
alkışlamaya ayarlı saatli bomba hepsi’’ demiştin
avuç içimden öpmüştün usulca...
Gece yarısı Nihat’ı uyandırıp
Çek Ankara kalesine
Yeşilim ışıklara vurgun...
''Boynum kıldan ince Nihat'' demiştin...
Nasıl soğuktu zemheri gecenin koynu
Ankara üşüyordu
Ben yangında...
Saman Pazarı’nın sabahçı kahvelerini dolaştık bir bir
Çay dağıtan çocuğun bakışlarında
Elimi her çekişimde elinden
"Çekme öğrensinler insan sevmeyi
Gizlenmiş gözleri bir bir ele versin kendini
Çekme güzel elini’’ demiştin
Atatürk bulvarı senin
Bak bomboş
Sana hediye ediyorum başkenti
Getir boynuna takayım
Nasıl da yakışır
Her öpüşümde pespembe olan gerdanına
Ama utanma... bak bana...
Dudağında anason kokusu
Islığında’’enternasyonal’’
El ele yürüdük yürüdük... yürüdük
Sen gidene kadar!
Bugün 8 Nisan,
Bugün ne biliyor musun
Bugün... kantin’in önünde,’’seni seviyorum sümüklüm’’
diye bağırışının on sekizinci yılı
Yarın da
hastane’nin bahçesinde hocalarının yanında
"Bu bir beyandır, bu aleni bir beyandır
Ben bu kıza sevdalıyım"
diye bağırışının on sekizinci yılı...
Boğazım düğüm düğüm bu gece
Yine sümüklenmeye gebeyim
Ah yar...
Senden öte yol yok demiştim
Kızmıştın bana
"Bütün öteler senin! Benim için yaşa
en büyük ihanetin olur bana
sarılmazsan sevdalara’’ demiştin morumsu konuşmalarınla...
Sarıldım yar!
Sarıldım senden kalan sevdayla sevdalara
Çiçek açtım her mevsim yaşamaya
Dicle oldu adı umudun
Mete oldu
Sevda sarılışlarımda...
Senden ötedeyim yar
Söylediğin yerde
Her kapı kapanışında
İnadına yürekte!
Seni seviyorum
Seviyorum yar... olduğun yerin ötesinde!
Dolunay Enver
8 Nisan 2004